top of page

Titreşim Dili

Son zamanlarda beni en heyecanlandıran haberlerden biri yunusların gördükleri obje üzerine yaydığı titreşimin saf su üzerinde görselleştirilerek bir imaj elde edilmesi oldu.

Bu deneye tabi tutulan yunusların - echolocation - yani yankı ile yer bulma işlemini yaparken, çıkardıkları ses kaydediliyor.

Yunusların "görmesi" radar gibi çalışıyor.

Yani çıkardıkları sesin yankılanmasından faydalanarak bir cismin uzaklığını, bulunduğu yönü saptıyorlar.

Deneyin raporunda yazıldığına göre yunuslar, yüksek frekans dalgaları yayarak bir cismi taradıklarında çıkan her bir "klik" sesi, fotoğraf makinasının bir anı yakalarken açıp kapanarak bir kare çekmesi gibi durağan bir obje "çekiyor."

Deneyde bir keşfediyorlar ki her bir "klik" aslında saf suya yansıtıldığında, görülen objenin şeklini yansıtıyor.

Bunu keşfetmeleri ile farklı farklı yunuslarda deniyorlar, artı işareti, saksı, bir insan figürü ve küp gösteriliyor ve çıkardıkları klik'ten nasıl gördükleri saf suya yansıtılıyor Cymatics denilen bombastik teknoloji ile. Bu ne demek? Benim için bizim algımızın ne kadar kısıtlı olduğunun bir kanıtı demek.

Titreşimsel bir ağ içerisinde bambaşka iletişim yöntemleri mümkün demek.

Titreşimin madde üzerindeki yazılımına bir örnek demek.

Bu haber çok önceden yazdığım bir yazıyı hatırlattı bana.

Titreşiminin gücünü yazmıştım, her düşüncemizin, her duygumuzun bir titreşim yaydığı gerçeğini.

Peki biz kendimizle ilgili hayata ve etrafımızdaki insanlara ne yayıyorsunuz? Sıkışmışlık, çaresizlik vs. mi, güven, açıklık ve cesaret mi? Çünkü tam da bu yaydığımız enerji ile kendi gerçekliğimizi yaratıyoruz.

Ve ilk adım da ne titreşimi yaydığımızı objektif şefkatli bir gözlemci gibi gözlemlemek. Hoşgeldin meditasyon.

Hoşgeldin yunus bilgeliği.

Deney açıklaması:

Deneyin kısa özeti:


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page