top of page

365 Gün

Bugün itibariyle dünya üzerinde yaşamak için 365 gün kalmış olsaydı her günümü nasıl geçirmek isterdim acaba sorusu ile uyandım.

Her gün fiziksel bir sona yaklaşırken neyi deneyimlemek, tatmak, konuşmak, dokunmak ve duymak isterdim acaba diye.

Ve - nedense - balkabağı keki istermişim eğer bugün yaşamımın son 365 gününün 1. günü olsaymış.

Meditatif bir halde hayatımda hiç bilmediğim, yapmadığım ve yemedigim balkabağı kekini uydurarak yaparken heyecanıma şaşırdım.

Sanırım hayatta sürekli bildiğin ve güvende hissettiğin yöntemleri değiştirmek başka sorular sormak, başka yöntemler denemek ve yeni cevaplar bulmak beni Rida olarak en heyecanlandıran şeylerden biri.

Deneyimlerden öğrenirken konfor alanından çıktığı için sarsılmak...

Balkabağı keki kağıt kek kapları içinde sadece kaşıkla yenebilecek kıvamda oldu.

Artık her ne eksikse, kek kağıdından ayrılmak istemedi. :)

Kaşıklayarak yerken güldüm, "2 şekilde bakılabilir ha olaya" diye.

1) Zaten kalmış şu hayatta 365 gün ve o bir günde TEK istediğim güzel bir balkabağı keki yemekti ve o da berbat oldu. Ben zaten bu hayatta beceriksizim.

2) İçimin yönlendirmesini dinleyerek ve deneyerek öğrenmek ne kadar güzel bir şey. Kaşıkla yenen muffin yaptım SADECE kendim için ve bu saçmalığın keyfini çıkarmak çok güzel.

2 cümleyi de sesli söyedim, arasındaki titreşim farkına bakmak için.

(Bu aralar kafayı titreşimle fena bozdum)

Bir soru ve cevabın beni getirdiği yer bu blog yazısı oldu.

Bu deneyimden daha güzel bir deneyim olabilir mi hayatta? :) Sorgulattı, yönlendirdi, eğitti ve keyif verdi.

Sonuçtan bağımsız sürecin yolculuğunun keyfini hatırlattı.

Kafadan çok biliyormuş gibi konuşmak hep kolay, yaşam içinde kendini o akışa bırakmak zor.

Yaşasın balkabağı.

Pumpkin


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page