top of page

Beni gerçekten duyuyor musun?

Hayatım boyunca sesim hep yüksek çıktı.

Çok sonra anladım ki duyulmak için bağırıyormuşum.

Nodüllerimi de buna borçluymuşum.

Gerçi sonra sesimdeki hırıltı kaynağının nodül değil lezyon olduğu ortaya çıktı ve bana bütün hikaye insanlar ve hevesleri ile ilgili epey bir şey öğretti, ancak o başka bir hikaye...

Seneler sonra duyulmak için ne kadar çok konuştuğumu, bazen ne kadar bağırdığımı ve artık kendimi duymadığımı farketmem tatlı bir tokat gibi indi suratıma.

O zamanlar bir şifa seansımda hocam bana "Duyulmak için önce duymayı öğrenmen lazım." dedi.

Bu cümle son 5 yıldır sayıca çokça döndüğüm keskin virajlardan bir tanesi olarak kaydedildi hafızama.

Sordum kendime; "Ben kendimi ne kadar duyuyorum? Karşımdakini ne kadar duyuyorum? Gerçekte bana ne söyleniyor, savunmadan gerçekten duymak için dinliyor muyum?"

Buralardan öyle yerlere vardım ki...

Nasıl bu yaşa kadar bazı ilişkilerimi sürdürmüşüm, kendimi tebrik ettim. :) Derken karşıma hocaların hocası Khrishnamurti'nin bir videosu çıktı. Dinlemek, duymak, görmek üzerine.

Buyrun.


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page