top of page

Wild

Beni, yeni başlattığım düzenli kızkardeşlik buluşmalarına yönlendiren kadın desteğinin gücü ve yaratıcılığa izin vermesi olmuştu.

Bu buluşmalardan beridir de kadınlar, doğaları, vahşilik, kurtlar, tilkiler arasında dolanıyorum.

İyi geliyor gömülü bastırılmış doğamıza alan açmak.

Dün akşam Wild'i izledim.

Into The Wild "erkekliği"nden sonra kadın bakış açısı ile doğa o kadar farklıydı ki.

Çok hoşuma gitti.

Doğa pornosuna girmeden tüm doğanın dişinin iç dünyasına tetikleyerek, besleyerek, iterek, çekerek ona hizmet etmesinin resmi.

Gerçek hikayeden uyarlandığı için merak ettim yazarın kitabını.

Kitabın en büyük eleştirilerinden biriymiş meğer bu, 3 aylık vahşi doğa içerisinde botanik bilgilerinin coğrafyanın ve uzun betimlemelerin yer almaması. Sanki önemsiz ayrıntılarmış gibi.

"Buzdolabı kadardı karşıma çıkan ayı" ve "kayanın üzerindeki kertenkele şınav çekiyor gibiydi. Merhaba dedim." kadar geçen vahşi doğa ayrıntıları.

Kadın doğası işte...

Into The Wild'da eril itme-çekme enerjisi kalmıştı bende.

Bir de tabi doğayla bütünleşme adı altında "üstün gelme" hareketleri.

Wild'da doğa ve kadın ile ilgili bambaşka pencereler açıldı içimde. Kahramanımız kadın çünkü.

Kadınının vahşi doğa içerisinde bile kendi içindeki yürüyüşü bu kadar güzel aktarılabilirdi.

Yürüşün tamamına sinen dişi enerji.

Dişi vahşi doğasının merkezindeki zaman vermenin, ne olursa olsun ilerlemenin ve yaratmanın, kendi gücünü yeniden keşfetmenin yolculuğu.

Harikaydı.

Bazen yürümeye devam ederek geçer çünkü her şey.

"Cheryl, if there's one thing I could teach you, it's how to find your best self.

And when you do, how to hold onto it for dear life."


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page