top of page

Pati


Benim bir oğlum var. İsmi Pati, cismi kedi. Benim hocalarımdan biri kendisi, epey konuda bana kendimi göstermiş, tetiklerimi çözmem için elime malzeme vermiştir. Yaş aldıkça "huysuzlukları" artan, minnoş bir yavrudan, seçimleri olan ve bunları açıkça dile getiren bir birey haline geldi. İnsan seçmeye başladı, bazılarını çok sevdiğini belli etti, bazılarının suratına tokat çakası geldi, çaktı. Herkesin onu sevmesi için taklalar atmayı bıraktı, yaş aldıkça kimin tarafından ve nasıl ne zaman sevgi almak istediğine kendisi karar vermeye başladı. Bütün bu dönüşüm/ büyüme sürecinde evden çalıştığım için benim alanıma girmesi ile sürtüşmelerimiz başladı. Önce konu "benim sınırlarım" olduğunda ne kadar şefkatsiz olabildiğimi gördüm. Sonra da kıt mantığım ile olayları ne kadar yaralarımdan algılayabildiğimi gösterdi. Örneğin strese girdiğinde ve heyecanlandığında ya da yattığı yer ona göre "fazla" sallanıp hareket ettirildiğinde, birden çok hızlı hareket edip garip ince sesler çıkarıyor, bir anda kendisini sırt üzerine atarak tırtıl gibi kıvranıyordu. Göbeği gören ben "ay göbeğini açtı bana" diyerek yaklaşıyor, bu kadar hız ve sesten ise bir yandan kullanıyordum. Uzattığım elim bir ısırıkla karşılanıyor, kendimi kandırılmış ve göbeğin açılması ile davet edildiğim yerde tuzağa düşmüş hissedip tabi ki sinirleniyordum. Isırılmanın içimdeki korkuyu tetiklemesi ne de çabuk sinire dönüyordu. Sinir ise, hemen fiziksel üstünlüğümü de kullanarak otorite maskemi çıkartıp azar ya da ortamdan kovmaya dönüşüyordu. Bu kadar ufak ve deli kedili kadın hikayesi anlatmamın sebebi ise "Az, çoktur" inancım ve yeterince dikkatli bakıldığında kendini tanımak için detaylara objektif ve şefkatle bakmanın yeterli olduğunu örneklemek. Karşıma bir kitapta şu cümle çıktı: "Hayvan genellikle ilk önce tıslayarak, bağırarak ya da dişlerini göstererek rakiplerini tehdit eder. Saldırıya ise son çarede başvurur. Hatta kavga etse bile sonunda teslim olduğunu gösteren çeşitli işaretler verir. Kedi ve köpeğin yerde yuvarlanması gibi." (Glenn Weisfeld) Bir an ampül yandı 8. Chakra'mda (!). Bana "davet gibi görünen tuzak" eyleminin, karşımdaki canlının hareket dünyasında yenilgiyi kabul etmesi ve üzerine gidildiğinde saldırmak zorunda hissedebileceğini düşünmek ise tamamen yeniydi bana. Belki onu tehdit ediyordum? Belki onu daha da strese sokuyordum? Kısıtlı sebep sonuç ilişkilerim ile taraflı algım, ilişkiyi objektif kurabilmekten daha da uzaklaştırıyordu. Karşıdakinin "doğasına" objektif bir şekilde bakabilseydim belki, tepkim ve davranışım da farklı olabilirdi. Böylece daha farklı seçimler yapabilirdim. Hayatta iş arkadaşlarımızla, sevgilimizle, eşimizle, kedimizle, komşumuzla, yaşadığımız ülke ile ve ailemizle ilişkilerimizde ne kadar objektifiz? Karşıdakinin doğasına olduğu gibi bakıp, olayları kişisel almadan kendi çoğunlukla tepki şeklinde gerçekleşen yanıt sistemimizi gözlemleyebilir miyiz? Bence deneyebiliriz. Şefkatle ve tarafsız gözlemcinin gözünden bakmayı niyet edip sadece izleyerek. Bir kere denemeye var mısınız?


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page