top of page

Semptomlar

Hayatta sorun olarak gördüğüm bir çok şeyin aslında sadece bir semptom olduğunu farkettiğimde anksiyete hastasıydım. Bundan 8 sene önce, geceleri uyuyamazken, sürekli içimde endişe bulutları dolaşırken, kendimi ailem sağlıklı, sevgilimle mutlu, bedensel bir problemim yokken mutsuz olduğum ve "şımarık" olduğum için kendimi içten içe döver, eleştirdiğim için de daha çok strese girer, daha çok kaygı hisseder ve nefes alamazdım. Bu bir kısır döngü halinde yaşam enerjimi her gün daha fazla tüketirken çeşitli "tesadüfler" sonucu şifacımla, daha sonra beni yetiştirecek hocamla ve dolayısıyla meditasyonla tanıştım. Şimdi dönüp baktığımda anksiyetenin, yani kaygı bozukluğunun, bedenimin ve özümün benimle iletişime geçme çabalarının karşılıksız kalması sonucu artık çığlık atması olarak görüyorum. Geçende okuduğum bir kitapta da panik atak, bağışıklık sistemi hastalıkları, kilo problemi, baş ağrısı, depresyon, hormon bozuklukları, sivilceler, kendini değersiz hissetmek, hayatta hep başkalarını suçlamak, ilişkilerinde sürekli aynı şeyleri yaşamak gibi bizim hayatta "sorun" diye tanımladığımız şeylerin aslında semptom olduğu bilgisi karşıma tekrar çıkıp hatırlatılınca, kendi geçmişim gözümün önünden geçti. Çok mutlu oldum ne yalan söyleyeyim. Anskiyetenin sorunun kendisi değil, asıl sorunların belirtisi olduğunu keşfettiğim zaman üzerimden yük kalkmıştı. Semptomların altında bastırdığımız duyguların, geçmişte yaşadığımız olayların kalıntılarının ve onun da altında kistleşmiş, katılaşmış inançlarımızın yer aldığına canı gönülden inanıyorum. Örneğin derinde bir yerde "hayatta hep çok çabalamazsan hiç bir şey elde edemezsin" inancını çocukluğundan itibaren varlığına kazınmış bir insanın bunu kanıtlayacak "olaylar" yaşamış (yaratmış) olması, kendini çoğu zaman stresli ve yetersiz hissetmesi ve semptom olarak da mide rahatsızlıkları, huzursuzluk vs. gibi fiziksel/duygusal sonuçları yaşaması tesadüf değil. Sorunun kendisinden çok altındaki katmanlara yavaş yavaş ve yumuşakça bakmak "sorunu" dönüştürebiliyor. Yoksa bu şu an "başın ağrıyorsa ağrı kesici at ağzına 3'er beşer" yaklaşımından farklı olmuyor. Eyvallah atalım ağzımıza ağrı kesicileri de, başım neden ağrıyor benim arkadaş? Beden muhteşem nezaketi ile bizimle sürekli iletişim halinde. Dinlemeyi bildiğimiz zaman. Bugünkü meditasyonumuz "sorun" olarak gördüğümüz semptomların altındaki duygulara, olaylara, inançlara inmek için minik bir adım atma cesareti niyeti ile olsun mu? Şifanın devreye girdiği yer de burası. Kendimize ve yaşadıklarımıza şefkatli bir gözlemci gözünden baktığımız o temiz alanda buluşmak üzere...


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page