Bir post
Günlerdir aklımda blog yazısı yazmak var.
Ancak ortalık o kadar karışık her an her şey o kadar değişiyor ki, izlemek dışında gözlemlediğimi aktarabilecek bir yerde değildim.
Bir çeşit "delilik" gibi(ymiş) adlandırmadan, etiketlemeden yaşamak.
Hızın bize öğretmeye çalıştığı da sanki bu gibi.
Bildiğimiz sebep-sonuç ilişkileri artık işe yaramıyor.
Düz mantığın bittiği yerdeyiz.
Bu da elbette zihin için korkutucu.
Korkan zihin ne yapar? Tutunmaya çalışır.
Kalıplara, kutuplara, siyasete, öfkeye, bağımlılıklara, keyif gibi görünen "anı yaşa" hadiselerine.
Neden? Korkunun içine girmemek, acı çekmemek hatta yüzleşmemek için.
Değişimin içinde cesurca durabilmek için ana, kendine, hayata güvenmek gerek.
Ucu sağlam bir ağaca bağlı olmayan dala tutunmak sadece düşmeyi getirir, zihin bilmez tabi.
Nelere tutunuyoruz? Korkularımız bizi ilerlemeden geri tutarken tutunduğumuz alanlar neler? Gözlemlemek niyeti ile.