top of page

Travma

Minnoş gibi görünen anıların bazen aslında birey için travma olduklarını, kendi üzerimde çalışırken keşfettim.

Keşfettikçe şaşırdım.

Şaşırdıkça daha da ilgilendim.

Gerçekten çalışmalarımda derine inince bilmemne zaman bana söylenen bir cümlenin, manavın bir hareketinin çok büyük bir kalıba davetiye çıkardığını anladığımda İsveç'in anaokullarında neden yoga ve meditasyon öğrettiklerini daha bir net anladım.

Daha ufaklıktan kontrol edemeden bilinçaltımıza, kalbimize giren kalıplarla ilgil bağışıklık kazanılması için ve güçlü, cesur, adım atabilen, risk alabilen bireyler olarak büyümemiz için ufaklıktan varsayımda bulunmamayı, kişisel almamayı, birliği ve bütünlüğü öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Travmalar bedenin hafızasında harika bir şekilde saklanıyor.

Kasların, dokuların arasında, organları saran fasyada, hücresel düzeyde ya da bir hareket kalbında.

İçeri dönmüş omuzlarda, sürekli ağrıyan bellerde, önde durmaya alışmış boyunlarda, sürekli burkulan bileklerde, gece kaskatı kesilen çenelerde...

Bunları da konuşarak temizlemek beden için yabancı bir dil. Bu yüzden Skinner gibi, Yoga gibi, Masaj gibi, dans gibi fiziksel aktivitelere ihtiyaç duyuyor beden.

Temizlenmeye, dokunulmaya, süpürülmeye, bakıma alınmaya ihtiyaç duyuyor.

Peki kendi fiziksel bedenimizle ne kadar temastayız? Sevdiklerimizin bize dokunmasına ne kadar izin veriyoruz?

Uzun zamandır kendimde de, küçük çocuklarda da gözlemliyorum, dokunarak, sırtlarına, kürek kemiklerinin arkasına, o ulaşamadıkları yere dokunarak konuşmanın enerjiyi nasıl değiştirdiğini.

Öyle bir zamandan geçiyoruz ki bedene bedenin anladığı dilden konuşmamız, dokunmamız, kasların içinde birikmiş enerjiyi açığa çıkaracak aktivitelerde bulunmamız şart.

Kısacası; sevdiğiniz birileri sırtınıza dokunsun, siz de biraz orada durun.

Bakalım neler olacak.


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page