top of page

Balonlu Adam


Son zamanlarda kafamı müzikle ve müzisyenlerle ilgili açmak, kendi müziğimi yapma aşamasındayken ilham almak için epey farklı yerde epey farklı konserlerde epey farklı müzikler dinleyip epey farklı insanlarla tanıştım. Bir insanın kendini çok ciddiye almasının, yaratıcılığının önünde ne kadar büyük bir engel olabileceğini keşfettim örneğin. Ya da kalbinden geçeni olduğu gibi yapanın yaydığı özgürleştirici enerjiye tanık oldum. Kendine inanmanın, kendini olana bırakmanın ve yaratıcılığına güvenmenin nasıl insanı parlayabileceğini izledim. Yaratıcılığın yaşadığımız düzende satılmaya çalışıldığı gibi bu konuda yetenekli olan seçilmiş bir grup insana ait olmadığını, tüm insanlıkta aynı potansiyelde ve farklı renklerde varolduğunu gördüm. Gittiğim bir konser Terry Day isimli 70 yaş üzeri bir adam ve yanında 30'larımda görünen Billy Steiger isimli genç adamın konseri idi. 45 dakika boyunca genç adam "keman çalamama"nın bana göre deneyimsel müziğini yapıp hayatımda hiç duymadığım gıcırtıları, tel kopmaya ramak kalmasının gerginliğini, kemandan ses çıkamamasını 'çalarak' sahnelerken, yaşlı adam 20 dakika boyunca üzerinde "65! Iyi ki doğdun!" ve "70! Iyi ki doğdun!" yazan balonları şişirip söndürerek çıkan sese katkıda bulundu. Kalan 25 dakikasında ise bugüne kadar hiç görmediğim tarz ve sesteki flütlerini çaldı. Tabii ki ilk tepkim "Bu saçmalık ne yaaaaa?! Şu an şaka mi yapılıyor acaba?" düşünceleri ile beklentide ve alışık olduğum müziğin yapılmamasına sinirlendim. Sinirim sonra kendini gülme isteğine bıraktı. Sonradan tek başıma yaşadığım bu tip durumları ne kadar severek ve gülerek andığımı bildiğimden kendi ilk anda çıkan ilkel tepkilerime de alıştığımdan sessizce oturup olanı izlemeye devam ettim. Sonra başka düşünceler gelmeye başladı direnmek yerine durmaya izin verince. İzledim kendimi. "Hayatının 50 senesinden fazlasını müziğe adadığını okuduğum bu yaşlı adam neden sahnede doğumgünü balonlarını şişirip söndürerek müzik yapmayı seçti acaba" düşüncesi ile direncim kendini gözleme bıraktı. Gözlerimi kapattım - olayı para verip müzik dinleyeceğim bir etkinlikten - balon ve kemandan bildiğim seslerin tamamen dışında çıkan seslere ve bir süre sonra bir ritm olduğunu farkettiğim flüt seslerini gerçekten dinlemeye bıraktığım bir deneyime dönüştürmüş oldum seçimim ile. Şikayet edip, kafamda tartışıp, kalkıp alanı terk de edebilirdim. Beklenilenin dışındaki şeylerin, gerginlik yaratan seslerin bedenimdeki etkilerini izlemeye başladım. Birden içinde oluverdim her şeyin. Gerginlik yaratan seslerin bende nasıl korku ve rahatsızlığa yol açtığını, korkunun nasıl tepkisel yaklaşıma vardırdığını, tepkiselliğin hak arayışı içinde kendine nasıl destek aradığını gözlemlemek ve bütün bunları gözlemleyebilmek için olana direnmeyi bırakarak sadece olmaya izin vermeyi deneyimledim. Şaşırmam geçip gercekten izlediğimde de söndürülen balonlarda bir süre sonra yaşlanmak, eğlence, yaşı kutlamak, eğlenme çılgınlığı hali, hayattan beklentilere zihnimde gittiğimi farkettim. Bambaşka bir yoldan gittim sanki bu sefer tanıdık yerlere. Konser bittiğinde de üzüldüm. Konsere ilk gelen ben ile 45 dakika sonra bittiğindeki ben farklıydı. Acaba bu muydu müziğin, çağdaş sanatın, bilenin dışına çıkmanın amacı? O gün orada, benim için öyleydi sanırım. Direnmenin bırakmaktan ve sadece olmaktan çok daha fazla enerji tükettiğini gerçek bir örnekle gösterdiği için bu ikiliye sevgiler gönderiyorum. Hadi bu konserdi, günlük rutinde olana direnerek nerede enerjiyi tıkıyoruz acaba? Direnmeden, olanın icinde kendimizi izleyerek gelişmeye o zaman.


Son yazılar 
Recent Posts
Arşiv /Archive
Etikete göre ara
Search By Tags
No tags yet.
Takip için / Follow me
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page