05.30
- Rida Kıraşı
- May 17, 2015
- 1 min read

Bu sabah havaalanına gitmek için normalden erken, 05.30'da uyandım. Uzun süredir 06.30'dan önce o sessizlikte uyanmamıştım. Durdum. Balkona çıktım. Sabah 05'in ayrı bir havası olur bence, taze, umut dolu, yenilikçi ve hafif. 06'dan farklıdır. 06'da kuşlar daha az öter mesela, sanki toprak da erken işe gidenlerle uyanır, derin ve sesli nefes alır. Sabah 05'te akşam havasındaki yorgunluk ve yaşanmışlık yoktur bence. Aklıma Nepal'de hocamla düzenlediğimiz bir inzivada sabah 05'te uyanıp Everest'e karşı güneşin doğuşunu seyredişimiz geldi. Dağın o kadar tepesinde bir yerde kalıyorduk ki, sabah buluşmamızda güneşi izlerken yer yüzü ile bizim aramızda bulutları görüyorduk. Yani kelimenin tam anlamı ile bulutların üzerinde sabahlardı. Ruhumun gözüne ne kadar işlemiş o sahne ve o his diye düşündüm. Sabahın tazeliği, sessizliğinde kaos olmuyor. Bugün bunu bir daha hatırladım. Zihin yoğun zamanlarda ihtiyacın daha da çok uyumak istediğini düşünüyor, haklı da. Ancak bana göre hepimizin özellikle yoğun ve yorgunken asıl ihtiyacı, herkes uyurken sabahın şifası ile buluşmak ve orada baş başa kaliteli vakit geçirmek. Bütün spiritüel uygulamalarda sabah pratiğini askeri disiplin olsun diye koymuyorlar değil mi?:) Yoğun zamanlarda saati 05.30'a kurup bir çay ile sabahın umudunu, şifasını ve titreşimini içe çekerek sadece durmayı öneririm. Yoksa meditasyondan mi bahsediyorum?
Comments